Kendi hakkında çıkan haber üzerine bizimle temas kuran Angel Mtsweni ile bir süredir yazışıyorduk. Bakırköy Cezaevi’nde tedavi edilmeyişi Zeynep Kuray’ın haberlerine yansıyan Mtsweni şimdi ülkesi Güney Afrika’da ve durumu çok daha iyi. Uğradığı ayrımcılığı ve tedavisindeki yanlışlıkları anlatarak, Türkiye’deki tüm HIV pozitif insanlara ve cezaevindekilere yardım etmek istiyor. Gönderdiğimiz sorulara Mtsweni’nin cevaplarının çevirisi aşağıda. Katkıları için Pozitif Yaşam Derneği’ne ve Af Örgütü’ne teşekkür ederiz.
Merhaba Zeynep,
Mesajın beni çok mutlu etti, hatta sevinçle dolup taşıyorum. Kendim için değil, hâlâ orada olan insanlar için seviniyorum, kendi özgürlüğüm için Allah’a şükrediyorum.
Hemen birinci soruna geçeyim;
Sitemize yaptığınız yorumlarda Türkiye’de kullanılan ilaçların size hiç fayda etmediğini, dünyada kullanılan çok daha iyi ürünler olduğunu söylemiştiniz. Bu konuda biraz daha bilgi verir misiniz, Türkiye’de ve Güney Afrika’da kullandığınız ürünler nelerdi, ne bakımdan iyi veya kötüler, nasıl kullanılıyorlar?
Cezaevindeyken bana Stoctrine ve Truvada verildi. Samatya Hastanesi’ndeki doktora ne tür ilaçlara ihtiyacım olduğunu açıklamaya çalıştım, bana Türkiye’de bu tür ilaçlar bulunmadığını ve Sağlık Bakanlığı’nın sırf benim için bunları sipariş edemeyeceğini, zira bu ilaçların Türkiye’de hiç kullanılmadığını çünkü bu virüsün bu ülkenin problemi olmadığını, sabredip bana ne veriliyorsa onu almamı söyledi.
Şu anda kullandığım ilacın adını size vermem yasal olur mu bilmiyorum. Sağlık sisteminde yeni bir ilaç bu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından keşfedilip hastalara verilir verilmez kullanmaya başladım ve durumum hemen düzeldi.
İlaçlarımı alamayınca, tedavi edilmeyince yürüyemez oldum
Türkiye’deyken, hapishaneye girmeden önce ve hapishanedeyken size aynı ilaçlar ve tedavi mi uygulandı?
İstanbul’da olduğum 12 ay boyunca ailem ilaçlarımı evden (Güney Afrika) gönderdi, gidip bunları postaneden alıyordum. Hapse girdikten sonra da ilaçlarımı gönderdiler ama ilaçlar doğrudan çöpe atıldı, bu neymiş diye laboratuara bile götürülüp bakılmadı. Bundan sonra ailemi arayıp bana artık ilaç göndermemelerini söyledim. Her gün almam gereken bir antibiyotik vardı. Durumum kötüleşmeye başlayınca bunun hastanedeki doktora anlatmaya çalıştım ama bir faydası olmadı. Bedeni HIV virüsünden etkilenen bir insanın tek derdi ANTI RETROVIRAL (virüse karşı kullanılan ilaçlar) değildir, başka tür ilaçlar da önemli. Bu kişi grip, nezle, ishal, cilt hastalığı gibi başka hastalıklar ve virüslerle karşılaştığında durumunun daha kötüye gitmemesi için derhal müdahale edilmesi gerekir. Bana da böyle oluyordu. Hastalandığımda bunu cezaevi görevlilerine bildirmem gerekiyor, cezaevi doktoru dört hafta sonraya randevu veriyordu. O zamana kadar ben yürüyemeyecek, kendi kendime bakamayacak hale geliyordum. Orada çok hastalanmamın nedeni buydu, geç ve yavaş müdahale edildiğim için o kadar kötüleştim.
Yabancı mahpuslar ailelerine telefon dahi edemiyor
Yabancı mahpuslar hapishanede yabancı olmalarından kaynaklanan sorunlar yaşıyorlar mı?
Evet, yüzde yüz. En baştan, ailelerini aramaları bile mesele oluyor. Konsoloslukların kimliklerini doğrulamasını beklemek zorundalar, bu ne kadar uzun sürerse sürsün. İnsanlar 8 ay, 12 ay aileleriyle iletişim kuramadan orada kalıyorlar, bu her insan evladı için son derece sıkıntı vericidir. Telefonla konuşmak yakınlarını aramak bir insan hakkıdır bence, ama tutuklanırken dahi polis bu hakkı vermiyor.
Dil de büyük bir problem oluyor çünkü insanlar, özellikle de yeni gelenler, infaz koruma memurlarına dertlerini anlatamıyorlar. Evet dil eğitimi veriliyor. Gardiyanların yabancılara karşı tutumu çok kötü, hele de siyahlara karşı. Bütün siyahların HIV pozitif olduğunu zannediyorlar, öyle bir inançları var. Gardiyanlar mahpusa sözle sataşıp kışkırtıyor, sonunda tutanak yiyen mahpus oluyor, gardiyan değil. Bunu yapanlar alt düzey gardiyanlar, üsttekiler değil.
Çarşaf, tuvalet eşyaları gibi temel şeyler son derece az. Çarşafların altı ayda bir değişmesi gerekiyor ama ben 27 ay boyunca aynı çarşafı kullandım. Ziyaretçisi olmayan Afrikalı mahpusların parası da olmuyor. HIV pozitif olan mahpusların bu durumlarından dolayı hapishanede çalışmalarına izin vermiyor ve banyo sabunu, çamaşır deterjanı ve daha bir sürü çok temel şey konusunda cezaevinin bu insanlara hiçbir yardımı olmuyor, şekeri dahi mahpuslar kendileri alıyorlar. Çalışamayan, para kazanamayan, evden para alamayan bir mahpusun durumunu varın siz düşünün ne kadar zor.
Türkiye’de aileniz, akrabanız var mıydı? Hapisteyken sizi ziyaret edebildiler mi? Cezaevi ziyaretleri ve dışarıdaki yakınlarınızla, arkadaşlarınızla görüşmek konusunda sıkıntı yaşadınız mı?
Ailem veya arkadaşlar ziyaret etti mi, hayır. Sadece Güney Afrika Konsolosluğu ve İnsan Hakları’ndan bir avukat, çok hastalandığımda, tekerlekli sandalyedeyken geldi bana. Bir tek o zaman ziyaret edildim.
Nasıl tahliye edildiniz? Tahliyenizin HIV pozitif olmakla bir ilgisi var mıydı?
Hayır hastalığımdan dolayı tahliye edilmedim. Cezam bitti, ama bu arada cezaevi hastalığımdan dolayı tahliye edilmem için başvuru yaptı. O başvurunun sonucu nasıl oldu bilmiyorum çünkü kimse bunu bana açıklayamadı, ama o arada neyse ki cezam bitti. Bana yardımı olan tek kurum sizdiniz galiba, o da Zeynep Kuray vasıtasıyla oldu. Zeynep’i ve onunla beraber çalışan kızları tanıyana kadar bildiğim herhangi bir STK yoktu.
Cehennemi yaşadım, yalansız
HIV+ olmanız nedeniyle tecrit edildiniz mi? Şiddet gördünüz mü? Tedaviniz sırasında kötü muameleye maruz kaldınız mı? Doktor ve infaz görevlilerinden hakaret, aşağılama, dışlama, şiddet vb. uygulamalarla karşılaştınız mı?
Tedavi cehennemdi, yalan olmasın. Özellikle de durumumdan dolayı dışlanmak. Doktorların bile bana sanki virüs diye bir şeyden hiç haberleri yokmuş gibi davranması çok ayıptı. Öyle bir aşağılanıyordum ki bazen ölsem daha iyi diye düşünüyordum. Gardiyanların bu konuda eğitim alması lazım çünkü bambaşka çevrelerden çok farklı insanlarla çalışıyorlar, veya devlet, sadece benle değil, hapishanede karşılaşacağı her türlü insanla çalışmaya hazır olan insanları işe almalı. Gardiyanlar bir insanın HIV pozitif olduğunu öğrendiler mi o insana karşı açık açık çok kötü davranıyorlar, bu davranışı ona hissettirmek için yapıyorlar. Mesela gardiyan diğer kızları arıyor ama pozitif olanı aramıyor veya sıra ona gelince eldiven kullanıyor ve onun üstünü ararken maske takıyor, hasta olana kötü şeyler söylüyor, hastanın üstünü aradıktan sonra onun gözü önünde yere tükürüyor. Size çok açık söylüyorum, bu durumda orada olmak çok acı verici.
Güney Afrika Elçiliği’ne dair şikayetler duyuyoruz (hapishanedeki vatandaşlarının ihtiyaçlarına karşı duyarsız oldukları vb gibi). Onlarla temas kurabildiniz mi?
İstanbul’daki Güney Afrika Konsolosluğu mahpusları altı ayda bir görüyor kanunun böyle olduğunu söylüyorlar. Ama faksla iletişim kurmak mümkün. Benim durumuma müdahale etmek için başsavcıyı aramışlardı, o da cezaevine geldi. Bundan başka pek bir şey bilmiyorum ben artık dışarıdayım, faydası oldu mu olmadı bilemeyeceğim yalan olmasın.
Magdalena de Winnaar’ın yaşadıklarıyla kişisel olarak ilgileniyorum. Sizin durumunuzdan haberdar olduğum gibi, yine Zeynep Kuray’ın bir haberinde okumuştum, onun Bakırköy Hapishanesi’nde ve lenf kanseri olduğunu. Haberin ardından ona bir mektup gönderip yazışmaya başladım. Son mektubunda, hastalığının daha iyi olduğunu ama Güney Afrika’da güneşi son kez görmeden burada ölmekten korkuyorum. Hapishanedeki arkadaşlarının ziyaretçileri bizi arayarak Magdalena’nın öldüğünü, ama üzerinde benim adım ve adresim olan bir mektup olduğunu söylediler. O mektuba hiç ulaşamadım, Güney Afrika Konsolosluğu tarafından alındığını düşünüyorum ama bana bilgi vermeyi reddettiler. Onu nereye gömdüklerini bile bilmiyorum, oysa cenazesine gitmek isterdim… Magdalena’yı tanıyor muydun? Ben hiç tanışamadım. Onun hikayesini biliyorsan, senden dinlemeyi çok isterim.
Magdalena’nın cenazesini de ailesini de bilmiyorum. Hapisteyken tanıştık, koğuş arkadaşıydık ama onunla aynı yerde olmamız tamamen tesadüftü. Bu konuda yardım edemiyorum sana, kusura bakma.
Mahpusların durumunu iyileştirmek konusunda Türkiye’deki STK’lara bir tavsiyeniz var mı?
Evet elbette eğer mahpuslara yardım eden bir STK varsa orada buna çok ihtiyaç var. Arkadaşlar sizden çok rica ediyorum, onlara yardım edin, o insanların çoğu aile desteğinden de mahrum özellikle Afrikalılar. Lütfen eğer elinizden geliyorsa onlara yardım edin.
Cezaevinden çıktıktan sonra bir sorun yaşadınız mı?
Hapishaneden tahliye edilip geri gönderme merkezine (deportation center) gidince yaşadığım sorunlar, hasta insanlara orada yapılan muamele cehennemden beter. İZMİT’teki insanların hepsinin, müdürün ve görevlilerin hepsinin HIV’li insanlara karşı görüşlerini değiştirmesi gerekiyor. Bu yaklaşımla insanları öldürebilirler ve maalesef kardeşlerim hâlâ oradan geçmek zorunda.
Bana gelince, çok iyiyim. Evet hâlâ hastayım ama ilaçlarımı düzgün kullanıyorum, tekerlekli sandalyede değilim, eve döndüğümden beri çok daha iyiyim.
Çok teşekkür ederim bana her zaman ulaşabilir ve soru sorabilirsiniz, cevaplamamda sakınca olmayan her soruyu cevaplarım.
Sevgilerimle
Angel Mtsweni